Yargı Siyasetin emrinde mi?
20 Aralık 2012, Perşembe 12:49 Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor. \r\nYandaşolana hukuksal zırh sağlayan aklatan paklatan zihniyet birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?\r\n \r\nKlasik cumhuriyet kavramında; insan haklarıfikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş HaklarıBildirisi'yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi'nden esinlenmiştir. Fakat Fransa'da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.\r\n \r\nTürkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.\r\n \r\nCumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.\r\n \r\nTürkiye'deki hakimlerde bireyi değil, devleti değil daha çok iktidarı koruma içgüdüsü, Avrupa'dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir. \r\n \r\nBöyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.\r\n \r\nYargının savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.\r\n \r\nYargıanlayışı hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, gelenekseltarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.\r\n \r\nSiyasetçilere hâkim olan emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?\r\n \r\nBu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için hukuku yetkiyi, görevi amacı dışında kullanma vardır.\r\n \r\nHalbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de devleti yıpratmaktadır.\r\n \r\nMilli varlığın temel kurumlarından biri bürokrasidir, yıpranmamalıdır. Bürokratik ve siyasi oligarşisi, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirilmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, sağlıklıve güçlü olur. Aşırılıklara savrulmadan, itidal kaybedilmemelidir.\r\n \r\nDemokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir. \r\n \r\nSiyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı,aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor. \r\n \r\nLider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Lider çoğunluğa sahip iktidar partisi ile hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.\r\n \r\nYandaş kişilerle adalet nasıl ne şekilde sağlanır?\r\n \r\nO halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmişkrallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.\r\n \r\nMeclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Biri bile işleme konmuyor. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlıkalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir. \r\n \r\nDemokrasi-Cumhuriyet; asker vesayetine son veriyoruz diyerek sivil oligarşik vesayeti haline gelmemelidir. \r\n \r\nGünün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.