Malatya
28 Nisan, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    38.32
  • EURO
    43.77
  • ALTIN
    4105.0
  • BIST
    9.358
  • BTC
    92349.288$

Sevmek mi, Sevilmek mi, Nefret etmek mi?

15 Ekim 2012, Pazartesi 15:10
Türkiye ve dünya iletişim teknolojisindeki gelişmelere paralel düşünce ve yaşam biçiminde köklü değişime gidiyor. Ancak yaşamının parçası haline gelen teknolojik ürünler; duygu, düşünce, sevgi, nefret, kin, öfke gibi temel insani değerleri değiştirmiyor. Sadece yöntem değişimine aracılık ediyor. Yine nefret ediyoruz, kin duyuyoruz, yine seviyoruz yine sevilmek istiyoruz.\r\n \r\nBakın; Dünyada sevmek ve sevilmek istemeyen kişi yok gibidir.\r\nSevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz? \r\n \r\nSevgi üç türlüdür!\r\nBirinci tür sevgi "Eğer" türü sevgi! \r\nBelli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı veririz.\r\nÖrnek;\r\nEğer iyi olursan baban, annen seni sever.\r\nEğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.\r\nEğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.\r\nEn çok rastlanan sevgi türü budur. Yani; bir şarta bağlı sevgi. Karşılık bekleyen sevgi.\r\nSevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türüdür bu. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır.\r\n \r\nEvliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.\r\nGençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.\r\n \r\nİnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.\r\nBu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir.\r\n \r\nİkinci tür sevgi:\r\n"Çünkü" türü sevgi.\r\n"Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır".\r\nÖrnek:\r\nSeni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın).\r\nSeni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki.\r\nSeni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.\r\nSeni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler götürüyorsun ki.\r\n \r\n"Çünkü" türü sevgi, "Eğer" türü sevgiye tercih edilebilir.\r\n"Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.\r\nO zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?\r\nÇünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz.\r\n \r\nBu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var.\r\nBirincisi; "Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu.\r\nTüm insanların iki yanı vardır.\r\nBiri dışa gösterdikleri.\r\nÖteki yalnız kendilerinin bildiği; insanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse, korkusu buradan doğar.\r\nİkincisi de; "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.\r\nJaponya’da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...\r\n \r\nToplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür.\r\n \r\nPeki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği!\r\n \r\nÜçüncü tür sevgi \r\n"Rağmen"' diye adlandırılan türdür.\r\nBir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir. Güzelliğe bakar mısınız? Rağmen sevgi...\r\nKişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara "rağmen" sevilebilir.\r\nTabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile.\r\nBurada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor.\r\nBütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor.\r\nYüreklerin en çok susadığı sevgi budur.\r\nFarkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.\r\n \r\nKalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz?\r\nKendi kendinize "yaşamamın ne yararı var" diye sormaz mıydınız?\r\nŞu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün.\r\nDünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?\r\nO an yaşam size anlamsız gelmez miydi?\r\nDiyelim ki sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz.\r\nGünün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız? Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar.\r\n \r\nBu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni "rağmen" türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır.\r\nBugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.\r\nÇünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var...\r\nKimsede başkasına verecek fazlası yok.\r\nYakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir.\r\n \r\nPeki bu dünyada sevgi ne kadar var? Açlığımızı biraz bastıracak kadar.\r\nVe de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.\r\nBu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.\r\nBu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.\r\nBüyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz. Hani nerede? Hepsi o.\r\n \r\nDünyadaki en büyük kıtlık, "Rağmen" türü sevginin yeterince olmayışıdır!.." (Bkz; Japon düşünür Masumi Toyotome'nin "Three Kinds Of Love" adlı eseri.)\r\n \r\nGünün Sözü: Sevmekten yoksun kişiliğe sahip insandan her türlü kötülük beklenebilir.